2 Ekim 2009 Cuma

Evin bereketi kaçtı!

İlk maçın ardından kendi evimizde oynayacağımız bu maça teknik ekip dahil herkes 3 puan olarak bakıyordu. Maçın başında Elano golü atsa 3 puanı 3 ten aşağı olmayan gollerle kazanabilirdik de ancak Elano daha sonra maçın geneline de sirayet edecek laubalililkle harcayınca ilerleyen dakikalarda bu pozisyonu çok aradık. Hakikaten galatasaray öyle bir hücum hattı kurdu ki geri kalan oyuncular gerçekten sırıtıyor. Örneklerin başında da Mehmet Topal geliyor. Ben ahir ömrümde bu kadar düz top oynayan hatta bazen onu bile oynayamayan bir futbolcu görmedim. O kadar şut denesem her yıl benim bile en az 3 golüm vardı 30 metreden ama bu kardeşimiz nedense kaleden başka heryere gönderebiliyor topu. Peki bunun farkında değil mi dersiniz farkında olsa antremanlardan sonra kalır sahada dizer topları önüne istediği uzaklıktan vurur ve kendini geliştirmeye çalışır diye düşünüyorum bende ama gelgelelim her maç dışarı vuruyor adam.Bir parantez de Arda'ya Mehmet Topal kadar şut çekse önümüzdeki sezon Barcelona'da oynayacak ama nedendir bilinmez sol çaprazdan girip önünü boşalttıktan sonra mutlaka içeri bırakıyor yada gerilerden gelen arkadaşına pas veriyor. Güzel kardeşim ayağının içi ile plase vuruş yapmak senin için bu kadar zor olmamalı.. Bak lütfen diyorum!!! genel görüntü itibariyle takım maçı erken bitirme telaşında golü yada golleri bulursa ne ala ama golü bulamazsa gereksiz bir paniğe düşüyor. Halbuki oyun disiplini herşeyi yoluna sokacaktır diye düşünüyorum. Bu tür durumlarda teknik ekibin üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını düşünsem de yine de eski alışkanlıklardan kurtulmak çok kolay değil biliyorum. Bak tam bitirecektim Servet aklıma geldi be güzel evladım son anlarda senin topla karşı takımın köşe gönderinde ne işin var neden boştaki arkadaşına vermek varken hayatında hiç yapmadığın bir şeyi yapmaya soyunuyorsun birebirde çok etkilisin de biz mi bilmiyoruz kenarda böyle bir yönetim varken bile bunu yapabiliyorsun ya lan neyse bişey demiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder